DİYABET HASTALIĞI ve İMPLANT
Diş hekimlerinin yıllardır gerçek dişlerimize en yakın tedavi seçeneğini bulmak için birçok farklı teknik ve materyal denemişlerdir. Dental implantlar, başarı yüzdeleri ve sürekli yenilenen tasarımlarıyla, diş eksikliğini tedavi etmede en etkili tedavi seçeneğidir. Fakat yine de bazı istenmeyen durumlar implantların başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Fail olarak adlandırdığımız implantın kemiği tutmaması olayı, kemiğe yerleştirildikten hemen sonra olursa primer kayıp , üzerine dişler konulduktan sonra gerçekleştiğinde sekonder kayıp olarak adlandırılır. İmplant kayıplarının birçok temel sebebi olabilir. Cerrahi teknikteki hatalar, kemik yapısı, kullanılan ilaçlar ve kemikle kaynaşmayı bozabilecek bazı sistemik hastalıklar bunların başında yer alır. Diyabet bu hastalıklardan ilk akla gelen, ve implant tedavisinde hala tartışmalara sebep olan bir hastalıktır.
DİYABETİN SİSTEMİK VE AĞIZ İÇİ ETKİLERİ
Diyabet kan plazmasındaki şeker seviyesinin yükselmesine bağlı metabolik bir hastalıktır. Hiperglisemi olarak adlandırılan bu tablo, insülin salınımındaki veya etki mekanizmasindaki bir bozuklukla ya da her ikisine bağlı olarak ortaya cikmaktadır. İnsuline bağımlı yani Tip 1 ve insülin den bağımsız yani Tip 2 olarak iki farklı tipi vardır.
Diyabet, micro ve macrovaskuler defektler, enfeksiyona yatkınlık ve yara iyileşmesinde gecikme gibi birçok sistemik komplikasyona sebep olur. Bunlar da operasyon sonrası komplikasyon riskini arttıran, iyileşmeyi bozabilen durumlardır. Diyabet aynı zamanda peridontal defektlerin de primer sebeplerinden birisidir. Kemik yapım hücrelerinin aktivitesini bozarak kemik metabolizmasını negatif yönde etkiler. Ağız içinde kserostomi olarak adlandırılan ‘ağız kuruluğuna sebep olarak yumuşak dokularda harabiyet yaratır, çürüğe yatkınlığı arttırır.
Diyabet hastalarında implant uygulaması hala tartışmaya açık bir konudur. Diyabet implant için kesinlikle kontrendike yani olumsuz bir durumdur gibi görüş bulunurken; kontrol altındaki diyabeti olan hastalarda tedavi başarısı sağlıklı bireylerle aynı orandadır. Kontrol altına alınabilen diyabette birçok komplikasyonun önüne geçebilmek mümkündür. Diyabet hastaları doğru bir diyet, egzersiz ve doktor kontrolündeki medikal tedaviler ile kontrolü sağlayabilir ve başarılı bir tedaviye sahip olabilirler.
Dental implantların başarısı kemikle kaynaşma başarılarına bağlıdır. Bu da kemiğin kendisini onarabilme, yenileyebilme kapasitesiyle orantılıdır. Diyabet kemiğin onarım kapasitesini düşürerek, iyileşmeyi bozabilir.Bu mekanizma net olarak açıklamasa da collagen yapısının anormalleşmesine bağlı olduğu düşünülmektedir.
Tip 1 diyabetli hastalarda kemik ve implantın kaynaşma mekanizması olumsuz etkilenirler, tip 2 diyabetli hastalarda bu mekanizmanın sağlıklı insanlarla aynı oranda olduğu görülmüştür.
Sonuç olarak; diyabet hastalarına tedaviye başlamadan önce medikal hikayeleri çok iyi incelenmelidir.Yüksek şeker seviyeleri mevcutsa diyabet kontrol altına alınana kadar tedavi ertelenebilir.
Tedavi süresince hastalara diyabeti kontrol altında tutmanın önemi hatırlatılmalı, tüm medikal tedavileri, diyetleri kontrol edilmelidir. Cerrahi işlem gününden itibaren, enfeksiyon riskini ortadan kaldırmak için mutlaka antibiyotik profilaksisi uygulanmalıdır. Sigara kullanımı varsa önlenmeli, ağız hijyenin önemi mutlaka anlatılmalıdır.
Sonuç olarak; tüm önlemler alınıp, hastayla koordinasyon kurulduğunda, diyabet kontrol altında tutulduğunda, bu tür hastalarda da başarılı bir implant tedavisi uygulamak mümkündür.